“Hemite dağı Çukurovanın ortasına doğru bi hançer gibi uzanmıştır. Önünden Ceyhan ırmağı akar. Aşağıda Akdenize kadar uzanan Çukurova düzlüğü… Hemite dağı Çukurova düzlüğünden birdenbire çıktığı, yükseldiği için ulu bir dağ gibi gözükür. Sırtını Torosa dayamış bir küçük dağdır. Kıraçtır. Kayalığında tek tük kesme çalıları, kocayemiş çalıları, alıç ağaçları bulunur. Hemite dağı baştan ayağa çiriş, nergis açar. En kokulu nergis Hemite dağı nergisidir. Hemite dağı kayalıkları keskin, mor, ak, yeşil benekli kırmızı damarlı çinketaşındandır. Çinketaşı çakmaktaşına yakın sertliktedir. Bu dağdan hiç mi hiç su kaynamaz. Kurudur, ince, yarım parmak kalınlığında bir su Hemite köyünün üstündeki kayalığın dibinden sızar. Bu çeşmenin çok eskilerden, Hititlerden kaldığı söylenir. Bu ot bitirmez Hemite dağı hiç kimsenin işine yaramaz. Sarp kayalıklarında eskiden kartal yuvaları vardı. Öylesine çoktu ki kartallar, kapkara, kayalıkları örterlerdi. Şimdi onlar da çekip gitmişler, nereye gitmişlerse…”
Yaşar Kemal, Binboğalar Efsanesi adlı kitabında Hemite’den böyle bahsediyor. Bu toprakları anlatmış hep Yaşar Kemal kitaplarında. Hemite’yi, Osmaniye’yi… Kitapları dilden dile çevrilip dünyanın pek çok ülkesinde ses bulmuş. Bu toprakların sesini daha da duyurmak ve daha nice gence umut olması dileğiyle…
Yorum Yazın